Ana Sayfa

C2 Seviye

# Kelime Türkçesi Tür Örnek Cümle Örneğin Türkçesi
1 abwägen tartmak, değerlendirmek Fiil Bevor man eine Entscheidung trifft, sollte man alle Risiken sorgfältig abwägen. Karar vermeden önce tüm riskleri dikkatlice değerlendirmek gerekir.
2 ahnden cezalandırmak Fiil Die Gerichte ahnden Verstöße gegen das Gesetz streng. Mahkemeler, yasayı ihlal edenleri sert bir şekilde cezalandırır.
3 abgeneigt isteksiz, soğuk Sıfat Er war der neuen Idee zunächst abgeneigt, änderte aber seine Meinung später. Başlangıçta yeni fikre soğuktu, ancak sonradan fikrini değiştirdi.
4 ablehnen reddetmek Fiil Der Vorschlag wurde von der Mehrheit abgelehnt. Öneri, çoğunluk tarafından reddedildi.
5 abstreiten inkar etmek Fiil Er konnte die Vorwürfe nicht länger abstreiten. Suçlamaları artık inkar edemedi.
6 absurd saçma, mantıksız Sıfat Die Idee, alles ohne Planung zu tun, ist völlig absurd. Her şeyi plansız yapmak fikri tamamen mantıksızdır.
7 affizieren etkilemek Fiil Die Rede des Präsidenten affizierte die öffentliche Meinung stark. Başkanın konuşması, kamuoyunu güçlü bir şekilde etkiledi.
8 agil çevik, hızlı Sıfat Das Unternehmen muss in einem dynamischen Markt agil reagieren. Şirket, dinamik bir pazarda çevik bir şekilde tepki vermelidir.
9 akribisch titiz, detaycı Sıfat Der Forscher dokumentierte die Ergebnisse akribisch. Araştırmacı, sonuçları titizlikle belgeledi.
10 alarmierend endişe verici Sıfat Die steigenden Zahlen sind alarmierend und erfordern sofortige Maßnahmen. Artan rakamlar endişe verici ve acil önlemler gerektiriyor.
11 allgegenwärtig her yerde olan, yaygın Sıfat Digitale Medien sind in unserer Gesellschaft allgegenwärtig. Dijital medya, toplumumuzda her yerde bulunuyor.
12 allegorisch alegorik, sembolik Sıfat Der Roman ist stark allegorisch und symbolisiert politische Zustände. Roman, oldukça alegorik olup siyasi durumları sembolize ediyor.
13 altruistisch fedakar, özgeci Sıfat Ihre altruistische Haltung beeindruckt alle Kollegen. Onun özgeci tutumu, tüm meslektaşlarını etkiledi.
14 ambivalent çelişkili, karışık Sıfat Er zeigte eine ambivalente Haltung gegenüber dem Vorschlag. Öneriye karşı çelişkili bir tutum sergiledi.
15 analysieren analiz etmek Fiil Die Experten analysierten die Daten sehr detailliert. Uzmanlar, verileri çok detaylı bir şekilde analiz etti.
16 anmaßend kendini beğenmiş, ukala Sıfat Sein anmaßendes Verhalten irritierte das Team. Onun ukala tavrı, ekibi rahatsız etti.
17 anprangern kınamak, teşhir etmek Fiil Die Medien prangerten die Missstände öffentlich an. Medya, aksaklıkları kamuya açık bir şekilde kınadı.
18 anspruchsvoll iddialı, zor Sıfat Das Projekt war sehr anspruchsvoll und erforderte hohe Expertise. Proje çok iddialıydı ve yüksek uzmanlık gerektiriyordu.
19 anstellen yapmak, işe almak Fiil Die Firma hat neue Mitarbeiter angestellt und Prozesse optimiert. Şirket, yeni çalışanlar işe aldı ve süreçleri optimize etti.
20 antizipieren önceden tahmin etmek Fiil Er konnte die Reaktionen des Publikums genau antizipieren. İzleyicilerin tepkilerini önceden doğru bir şekilde tahmin edebildi.
21 archaisch ilkel, eski Sıfat Die archaischen Bräuche sind in modernen Gesellschaften selten noch präsent. İlkel gelenekler, modern toplumlarda nadiren hâlâ mevcut.
22 argumentieren tartışmak, savunmak Fiil Er argumentierte schlüssig für seine Position. O, kendi pozisyonunu mantıklı bir şekilde savundu.
23 artikulieren açıkça ifade etmek Fiil Sie konnte ihre Gedanken klar und präzise artikulieren. Düşüncelerini net ve açık bir şekilde ifade edebildi.
24 attestieren onaylamak, belgelemek Fiil Der Arzt attestierte die Arbeitsunfähigkeit des Patienten. Doktor, hastanın çalışamayacağını belgeledi.
25 aufbringen sağlamak, temin etmek Fiil Es war schwierig, die nötigen Mittel für das Projekt aufzubringen. Proje için gerekli kaynakları sağlamak zordu.
26 aufdringlich ısrarcı, rahatsız edici Sıfat Sein Verhalten war aufdringlich und störte die Gäste. Onun davranışı rahatsız edici ve misafirleri rahatsız etti.
27 aufwendig masraflı, zahmetli Sıfat Die aufwendige Produktion des Films dauerte mehrere Monate. Filmin zahmetli prodüksiyonu birkaç ay sürdü.
28 authentisch özgün, gerçek Sıfat Die Künstlerin bleibt ihren authentischen Stil treu. Sanatçı, özgün tarzına sadık kaldı.
29 autoritär otoriter Sıfat Der Lehrer führte die Klasse auf eine strenge, fast autoritäre Weise. Öğretmen sınıfı katı, neredeyse otoriter bir şekilde yönetti.
30 balancieren dengelemek Fiil Sie musste die Anforderungen von Arbeit und Familie geschickt balancieren. İş ve aile gerekliliklerini ustaca dengelemek zorundaydı.
31 banalisieren basitleştirmek, değersizleştirmek Fiil Man darf komplexe Probleme nicht einfach banalisieren. Karmaşık sorunları basitleştirmek doğru değildir.
32 belehren öğretmek, nasihat etmek Fiil Er versuchte, die Schüler nicht bevormundend, sondern sachlich zu belehren. Öğrencileri patronluk taslamadan, nesnel bir şekilde öğretmeye çalıştı.
33 belächeln alaycı bir şekilde gülmek Fiil Viele belächelten seine Ideen zunächst, bis sie Erfolg hatten. Birçok kişi fikirleri başlangıçta alaycı bir şekilde güldü, ta ki başarılı olana kadar.
34 beredet etkileyici konuşan Sıfat Der Politiker war bekannt für seine beredete Redeweise. Politikacı, etkileyici konuşma tarzıyla tanınıyordu.
35 beschönigen süslemek, güzelleştirmek Fiil Man sollte die Wahrheit nicht beschönigen, sondern offen kommunizieren. Gerçeği süslememeli, açık bir şekilde iletmeliyiz.
36 beschwerlich zahmetli, yorucu Sıfat Die Reise war lang und beschwerlich, aber lohnenswert. Yolculuk uzun ve zahmetliydi ama değerdi.
37 beständig sürekli, dayanıklı Sıfat Er zeigte beständige Leistung über viele Jahre hinweg. Uzun yıllar boyunca sürekli bir performans sergiledi.
38 bewältigen üstesinden gelmek Fiil Sie konnte die schwierige Situation erfolgreich bewältigen. Zor durumun üstesinden başarıyla geldi.
39 bewerten değerlendirmek Fiil Die Experten bewerteten die Ergebnisse objektiv. Uzmanlar, sonuçları objektif bir şekilde değerlendirdi.
40 bewirken sebep olmak Fiil Die Reformen bewirkten eine positive Veränderung im System. Reformlar, sistemde olumlu bir değişikliğe sebep oldu.
41 bizarr tuhaf, garip Sıfat Sein Verhalten war bizarr und überraschte alle Anwesenden. Davranışı tuhaftı ve orada bulunan herkesi şaşırttı.
42 brillant parlak, üstün Sıfat Die Wissenschaftlerin lieferte eine brillante Lösung für das Problem. Bilim insanı, soruna parlak bir çözüm sundu.
43 brüskieren kırıcı davranmak Fiil Er fühlte sich durch die kritische Bemerkung brüskieret. Eleştirel yorum nedeniyle kırılmış hissetti.
44 charakterisieren tanımlamak, nitelendirmek Fiil Man kann seine Persönlichkeit als ruhig und bedacht charakterisieren. Kişiliğini sakin ve düşünceli olarak nitelendirebiliriz.
45 chronologisch kronolojik, zamansal sıralı Sıfat Die Ereignisse wurden in chronologischer Reihenfolge dargestellt. Olaylar, kronolojik sırayla sunuldu.
46 deuten yorumlamak, işaret etmek Fiil Die Ergebnisse deuten auf eine positive Entwicklung hin. Sonuçlar, olumlu bir gelişmeye işaret ediyor.
47 differenzieren ayırt etmek Fiil Man muss zwischen verschiedenen Ursachen klar differenzieren. Farklı nedenleri açıkça ayırt etmek gerekir.
48 dilemmatisch ikilemli, zor durumda Sıfat Die Entscheidung war dilemmatisch, da beide Optionen Risiken bargen. Karar zorlayıcıydı çünkü her iki seçenek de riskler içeriyordu.
49 diskreditieren itibarını sarsmak Fiil Er versuchte, den Konkurrenten öffentlich zu diskreditieren. Rakibini kamuoyunda itibarsızlaştırmaya çalıştı.
50 disputieren tartışmak Fiil Die Professoren disputierten lebhaft über die Theorie. Profesörler teori üzerine canlı bir şekilde tartıştı.
51 diversifizieren çeşitlendirmek Fiil Das Unternehmen plante, seine Produktpalette zu diversifizieren. Şirket, ürün yelpazesini çeşitlendirmeyi planladı.
52 dramatisch dramatik, çarpıcı Sıfat Die Maßnahmen hatten dramatische Auswirkungen auf die Wirtschaft. Alınan önlemler, ekonomi üzerinde dramatik etkiler yarattı.
53 eindringlich ısrarcı, etkileyici Sıfat Der Redner appellierte eindringlich an das Gewissen der Zuhörer. Konuşmacı, dinleyicilerin vicdanına ısrarcı bir şekilde seslendi.
54 einfühlsam duyarlı, anlayışlı Sıfat Die Therapeutin ging sehr einfühlsam auf die Sorgen ihrer Patienten ein. Terapist, hastalarının endişelerine çok duyarlı bir şekilde yaklaştı.
55 einleuchten mantıklı gelmek Fiil Seine Argumentation leuchtet ein und überzeugt die meisten Zuhörer. Onun argümanları mantıklı geliyor ve çoğu dinleyiciyi ikna ediyor.
56 einprägsam akılda kalıcı Sıfat Der Vortrag war so einprägsam, dass alle Details behalten wurden. Sunum öylesine akılda kalıcıydı ki tüm detaylar hatırlandı.
57 einseitig tek taraflı Sıfat Die Berichterstattung war einseitig und ignorierte wichtige Fakten. Haber sunumu tek taraflıydı ve önemli gerçekleri göz ardı etti.
58 einschränken sınırlamak Fiil Man sollte die Freiheit der Wissenschaft nicht unnötig einschränken. Bilim özgürlüğünü gereksiz yere sınırlamamak gerekir.
59 einsehen anlamak, kabullenmek Fiil Er musste schließlich seinen Fehler einsehen. Sonunda hatasını kabullenmek zorunda kaldı.
60 einwirken etki etmek Fiil Die hohen Temperaturen wirkten negativ auf die Ernte ein. Yüksek sıcaklıklar, hasat üzerinde olumsuz etki yaptı.
61 elaborieren detaylandırmak Fiil Die Wissenschaftlerin elaborierte ihre Thesen ausführlich in der Publikation. Bilim insanı, tezlerini yayında ayrıntılı olarak detaylandırdı.
62 eloquent etkili konuşan Sıfat Der Redner präsentierte seine Argumente eloquent und überzeugte das Publikum. Konuşmacı, argümanlarını etkili bir şekilde sundu ve izleyiciyi ikna etti.
63 emphatisch vurgulu, etkili Sıfat Sie betonte emphatisch die Notwendigkeit von Reformen. Reformların gerekliliğini vurgulu bir şekilde dile getirdi.
64 entbehren yoksun olmak Fiil Ein gutes Führungsteam kann eine Organisation nicht entbehren. İyi bir yönetim ekibi olmayan bir örgüt düşünülemez.
65 entmutigen cesaretini kırmak Fiil Fehler sollten die Mitarbeiter nicht entmutigen, sondern motivieren. Hatalar, çalışanların cesaretini kırmamalı, onları motive etmelidir.
66 entlarven açığa çıkarmak Fiil Die Untersuchung entlarvte die Korruptionspraktiken. Araştırma, yolsuzluk uygulamalarını açığa çıkardı.
67 entziehen elinden almak Fiil Dem Manager wurden aufgrund von Fehlverhalten seine Befugnisse entzogen. Yöneticinin yetkileri, hatalı davranışları nedeniyle elinden alındı.
68 entwickeln geliştirmek Fiil Das Team entwickelte eine innovative Lösung für das Problem. Takım, soruna yenilikçi bir çözüm geliştirdi.
69 erarbeiten üzerinde çalışarak elde etmek Fiil Die Studierenden erarbeiteten gemeinsam einen detaillierten Bericht. Öğrenciler birlikte detaylı bir rapor hazırladılar.
70 erdrücken ezmek Fiil Die Hitze erdrückte die Arbeiter auf der Baustelle. Sıcaklık, inşaat alanındaki işçileri ezdi.
71 ereignen meydana gelmek Fiil Während des Kongresses ereigneten sich mehrere bemerkenswerte Diskussionen. Kongre sırasında birkaç kayda değer tartışma meydana geldi.
72 ergänzen tamamlamak Fiil Die Datenbank wurde regelmäßig um neue Informationen ergänzt. Veritabanı düzenli olarak yeni bilgilerle tamamlandı.
73 erhaben yüce, soylu Sıfat Die Architektur des Palastes wirkte erhaben und majestätisch. Sarayın mimarisi yüce ve görkemli görünüyordu.
74 erhalten almak, korumak Fiil Er erhielt wichtige Dokumente von der Verwaltung. Yönetimden önemli belgeleri aldı.
75 erheblich önemli, ciddi Sıfat Die Kostensteigerung hatte erhebliche Auswirkungen auf das Budget. Maliyet artışı bütçe üzerinde ciddi etkiler yaptı.
76 erleichtern kolaylaştırmak Fiil Neue Technologien erleichtern die Kommunikation erheblich. Yeni teknolojiler iletişimi önemli ölçüde kolaylaştırıyor.
77 ermutigen cesaretlendirmek Fiil Die Lehrerin ermutigte die Schüler, Fragen zu stellen. Öğretmen, öğrencileri soru sormaya cesaretlendirdi.
78 ernüchtern hayal kırıklığına uğratmak Fiil Die Ergebnisse ernüchtern die Erwartungen der Investoren. Sonuçlar, yatırımcıların beklentilerini hayal kırıklığına uğrattı.
79 erörtern tartışmak, incelemek Fiil Die Experten erörterten die Vorschläge ausführlich. Uzmanlar önerileri detaylı bir şekilde tartıştı.
80 erschüttern sarsmak Fiil Die Nachricht vom Unfall erschütterte die ganze Gemeinde. Kaza haberi tüm toplumu sarstı.
81 erstreben hedeflemek Fiil Sie erstrebte immer nach Exzellenz in ihrer Arbeit. O, işinde her zaman mükemmelliği hedefledi.
82 etablieren kurmak, yerleştirmek Fiil Die Firma etablierte sich schnell auf dem internationalen Markt. Şirket, uluslararası pazarda hızla kendini konumlandırdı.
83 ethisch etik, ahlaki Sıfat Es ist wichtig, ethische Standards im Beruf zu wahren. Meslekte etik standartları korumak önemlidir.
84 evaluieren değerlendirmek Fiil Wir müssen die Ergebnisse sorgfältig evaluieren. Sonuçları dikkatle değerlendirmeliyiz.
85 exzellent mükemmel Sıfat Sie lieferte eine exzellente Präsentation ab. O, mükemmel bir sunum yaptı.
86 fachkundig uzman, bilgili Sıfat Er beriet uns fachkundig in allen rechtlichen Fragen. Bize tüm hukuki konularda uzman şekilde danışmanlık yaptı.
87 facettenreich çok yönlü Sıfat Ihr Roman ist facettenreich und tiefgründig. Romanı çok yönlü ve derinliklidir.
88 fatal ölümcül, kötü sonuçlu Sıfat Ein fatales Missverständnis führte zum Streit. Ölümcül bir yanlış anlaşılma tartışmaya yol açtı.
89 feinsinnig hassas, incelikli Sıfat Sein feinsinniger Humor wurde von allen geschätzt. Onun incelikli mizahı herkes tarafından takdir edildi.
90 festigen sağlamlaştırmak Fiil Wir müssen die Freundschaft durch Vertrauen festigen. Arkadaşlığı güven yoluyla sağlamlaştırmalıyız.
91 filtern süzmek, filtrelemek Fiil Der Computer filtert irrelevante Daten automatisch. Bilgisayar, ilgisiz verileri otomatik olarak süzüyor.
92 formulieren ifade etmek Fiil Er konnte seine Gedanken klar und präzise formulieren. Düşüncelerini açık ve net bir şekilde ifade edebildi.
93 fragwürdig şüpheli Sıfat Seine Absichten erscheinen fragwürdig. Onun niyetleri şüpheli görünüyor.
94 freimütig içten, açık sözlü Sıfat Sie sprach freimütig über ihre Erfahrungen. Deneyimlerini içten bir şekilde anlattı.
95 frivol hafifmeşrep, ciddiyetsiz Sıfat Sein Verhalten wirkte frivol in dieser ernsten Situation. Onun davranışı bu ciddi durumda hafifmeşrep göründü.
96 fundamental temel, esas Sıfat Vertrauen ist fundamental für jede Beziehung. Güven, her ilişki için temeldir.
97 fusionieren birleşmek Fiil Die beiden Unternehmen fusionierten zu einem Marktführer. İki şirket, bir pazar lideri olarak birleşti.
98 gängig yaygın, kullanılan Sıfat Dieses Format ist in der Branche gängig. Bu format sektörde yaygındır.
99 gegenwärtig mevcut, güncel Sıfat Die gegenwärtigen Herausforderungen erfordern neue Lösungen. Mevcut zorluklar yeni çözümler gerektiriyor.
100 gekonnt ustaca, maharetli Sıfat Er meisterte die schwierige Aufgabe gekonnt. Zorlu görevi ustaca başardı.
101 gelegentlich ara sıra Zarf/Sıfat Wir treffen uns gelegentlich zum Kaffee. Kahve için ara sıra buluşuruz.
102 gesättigt doymuş, tatmin olmuş Sıfat Nach dem Essen fühlte er sich gesättigt. Yemekten sonra kendini doymuş hissetti.
103 gestatten izin vermek Fiil Der Lehrer gestattete den Schülern, früher zu gehen. Öğretmen öğrencilere erken gitmelerine izin verdi.
104 gewichtig ağır, önemli Sıfat Sein Beitrag war gewichtig für die Entscheidung. Katkısı karar için önemliydi.
105 grotesk garip, abartılı Sıfat Die Darstellung wirkte grotesk und übertrieben. Sunum garip ve abartılı görünüyordu.
106 grundlegend temel, esas Sıfat Eine grundlegende Änderung der Strategie war nötig. Stratejide temel bir değişiklik gerekliydi.
107 gründlich titiz, kapsamlı Sıfat Die Analyse wurde gründlich durchgeführt. Analiz titiz bir şekilde yapıldı.
108 gutgläubig iyi niyetli, saf Sıfat Er handelte gutgläubig und vertraute allen. O, iyi niyetle davrandı ve herkese güvendi.
109 hinderlich engelleyici, mani olan Sıfat Seine Müdigkeit war hinderlich für die Arbeit. Yorgunluğu, çalışması için engelleyiciydi.
110 homogen homojen, tek tip Sıfat Die Gruppe ist homogen in ihren Interessen. Grup, ilgi alanlarında homojendir.
111 ideologisch ideolojik Sıfat Seine Ansichten sind stark ideologisch geprägt. Görüşleri, ideolojik olarak güçlü bir şekilde şekillenmiş.
112 illustrieren örneklerle açıklamak, resimlemek Fiil Der Autor illustrierte seine Thesen mit Beispielen. Yazar, tezlerini örneklerle açıkladı.
113 implizieren ima etmek, kapsamak Fiil Seine Worte implizieren mehr, als er sagt. Sözleri, söylediğinden daha fazlasını ima ediyor.
114 imponieren etkilemek, hayran bırakmak Fiil Sein Talent imponierte allen Zuhörern. Yetenekleri tüm dinleyicileri etkiledi.
115 improvisieren doğaçlama yapmak Fiil Die Musiker mussten während des Stromausfalls improvisieren. Müzisyenler elektrik kesintisi sırasında doğaçlama yapmak zorunda kaldı.
116 inbegriffen dahil, kapsanan Sıfat Im Preis sind Frühstück und Steuern inbegriffen. Fiyata kahvaltı ve vergiler dahildir.
117 inkonsequent tutarsız Sıfat Sein Verhalten war inkonsequent und verwirrend. Davranışı tutarsız ve kafa karıştırıcıydı.
118 innovativ yenilikçi Sıfat Das Unternehmen entwickelte innovative Lösungen für das Problem. Şirket, sorun için yenilikçi çözümler geliştirdi.
119 instabil dengesiz, kararsız Sıfat Die politische Lage ist instabil. Politik durum dengesizdir.
120 intelligent zeki Sıfat Sie traf intelligente Entscheidungen unter Druck. Baskı altında zeki kararlar aldı.
121 interpretieren yorumlamak Fiil Er interpretierte den Text auf seine eigene Weise. Metni kendi biçiminde yorumladı.
122 introspektiv içe dönük, kendi üzerine düşünen Sıfat Sie ist sehr introspektiv und reflektiert ihr Verhalten regelmäßig. O, çok içe dönük ve davranışlarını düzenli olarak değerlendirir.
123 ironisch alaycı, ironik Sıfat Sein Kommentar war ironisch gemeint, aber nicht jeder verstand ihn. Yorumları ironikti, ama herkes anlamadı.
124 isolieren izole etmek, ayırmak Fiil Die kranken Tiere wurden sofort isoliert. Hastalık taşıyan hayvanlar hemen izole edildi.
125 jäten yabani otları temizlemek Fiil Im Garten musste sie die Beete jäten. Bahçede yataklardaki yabani otları temizlemesi gerekiyordu.
126 jovial samimi, neşeli Sıfat Er begrüßte alle Gäste jovial und herzlich. Tüm misafirleri samimi ve neşeli bir şekilde karşıladı.
127 judikativ yargısal, adli Sıfat Die judikative Gewalt überwacht die Einhaltung der Gesetze. Yargısal güç, yasaların uygulanmasını denetler.
128 juristisch hukuki Sıfat Der Vertrag wurde juristisch geprüft. Sözleşme hukuki olarak incelendi.
129 kategorisch kesin, kategorik Sıfat Er lehnte das Angebot kategorisch ab. Teklifi kesin bir şekilde reddetti.
130 kennzeichnen işaretlemek, belirtmek Fiil Das Symbol kennzeichnet den Gefahrenbereich. Sembol, tehlike alanını işaretler.
131 kooperativ işbirlikçi Sıfat Die Mitarbeiter waren kooperativ und unterstützten das Projekt. Çalışanlar işbirlikçi davrandı ve projeyi destekledi.
132 korrespondieren yazışmak, uyumlu olmak Fiil Die Berichte korrespondieren miteinander und zeigen ein klares Bild. Raporlar birbirleriyle uyumlu ve net bir tablo sunuyor.
133 kritisieren eleştirmek Fiil Der Experte kritisierte die vorgeschlagenen Maßnahmen. Uzman, önerilen önlemleri eleştirdi.
134 kulant anlayışlı, hoşgörülü Sıfat Der Verkäufer war kulant und akzeptierte die Rückgabe ohne Probleme. Satıcı anlayışlıydı ve iadeyi sorunsuz kabul etti.
135 kurios tuhaf, garip Sıfat Es ist kurios, wie sich die Ereignisse entwickelten. Olayların gelişmesi tuhaf bir şekilde oldu.
136 latent gizli, potansiyel Sıfat In ihm steckt ein latentes Talent für Musik. Onun içinde müzik için gizli bir yetenek var.
137 legitim yasal, meşru Sıfat Die Entscheidung war legitim und rechtlich abgesichert. Karar yasal ve hukuken güvence altındaydı.
138 lenken yönlendirmek Fiil Der Lehrer lenkte die Diskussion in die richtige Richtung. Öğretmen tartışmayı doğru yönde yönlendirdi.
139 lesbar okunabilir Sıfat Die Handschrift ist kaum lesbar. El yazısı neredeyse okunabilir değil.
140 linear doğrusal Sıfat Die Grafik zeigt eine lineare Entwicklung. Grafik doğrusal bir gelişim gösteriyor.
141 lohnenswert değer, zahmete değer Sıfat Die Mühe war lohnenswert und brachte gute Ergebnisse. Çaba değerdi ve iyi sonuçlar getirdi.
142 luxuriös lüks, gösterişli Sıfat Das Hotel bietet luxuriöse Zimmer mit Meerblick. Otel, deniz manzaralı lüks odalar sunuyor.
143 manipulieren manipüle etmek Fiil Die Werbung versucht, die Konsumenten zu manipulieren. Reklam, tüketicileri manipüle etmeye çalışıyor.
144 marginal önemsiz, kenarda Sıfat Seine Rolle im Projekt war eher marginal. Projede rolü daha çok önemsizdi.
145 markant belirgin, çarpıcı Sıfat Ihr Gesicht hat markante Züge. Yüzü belirgin hatlara sahip.
146 meditativ düşünceli, meditasyonla ilgili Sıfat Er saß meditativ Pencere kenarında oturup düşünceli bir şekilde düşündü.
147 mental zihinsel Sıfat Die mentale Stärke ist entscheidend für den Erfolg. Zihinsel güç, başarı için belirleyicidir.
148 methodisch yöntemli, sistematik Sıfat Er arbeitet methodisch und effizient. O, sistematik ve verimli çalışıyor.
149 metaphorisch mecazlı, metaforik Sıfat Sein Stil ist oft metaphorisch und bildhaft. Tarzı sık sık mecazlı ve betimleyicidir.
150 motivieren motive etmek Fiil Die Trainerin konnte die Mannschaft erfolgreich motivieren. Antrenör, takımı başarıyla motive edebildi.
151 multikulturell çok kültürlü Sıfat Die Stadt ist für ihre multikulturelle Gesellschaft bekannt. Şehir, çok kültürlü toplumuyla tanınır.
152 notwendig gerekli Sıfat Es ist notwendig, die Regeln zu befolgen. Kurallara uymak gereklidir.
153 normativ normlara uygun, standart Sıfat Die normativen Vorgaben müssen eingehalten werden. Normlara uygun yönergeler uygulanmalıdır.
154 nuanciert nüanslı, ince farkları olan Sıfat Sein Kommentar war nuanciert und differenziert. Yorumları nüanslı ve ayrıntılıydı.
155 objektiv tarafsız, nesnel Sıfat Die Berichterstattung sollte objektiv sein. Haberlerin tarafsız olması gerekir.
156 obligat zorunlu, gerekli Sıfat Die Teilnahme ist obligat für alle Mitglieder. Katılım, tüm üyeler için zorunludur.
157 opportun uygun, çıkarcı anlamda fırsatçı Sıfat Sein Verhalten war opportun und taktisch klug. Davranışı çıkarcı ve taktiksel olarak akıllıcaydı.
158 ordnungsgemäß düzenli, uygun Sıfat Die Dokumente wurden ordnungsgemäß abgelegt. Belgeler uygun şekilde dosyalandı.
159 originell orijinal, özgün Sıfat Die Idee war originell und kreativ. Fikir özgün ve yaratıcıydı.
160 paradiesisch cennet gibi Sıfat Der Strand war paradiesisch und unberührt. Plaj cennet gibi ve el değmemişti.
161 paradox çelişkili, paradoksal Sıfat Es ist paradox, dass weniger oft mehr ist. Daha azın çoğu sağladığı paradoksaldır.
162 partizipativ katılımcı Sıfat Die Organisation verfolgt einen partizipativen Ansatz. Organizasyon katılımcı bir yaklaşımı benimsiyor.
163 penibel titiz, aşırı dikkatli Sıfat Er arbeitet penibel und achtet auf jedes Detail. O, titiz bir şekilde çalışır ve her detaya dikkat eder.
164 pessimistisch karamsar Sıfat Sie betrachtet die Zukunft oft pessimistisch. Geleceğe sık sık karamsar bir şekilde bakar.
165 philosophisch felsefi Sıfat Er stellte philosophische Fragen über das Leben. Hayat hakkında felsefi sorular sordu.
166 plausibel mantıklı, inandırıcı Sıfat Ihre Erklärung klang plausibel und nachvollziehbar. Açıklaması mantıklı ve anlaşılır geldi.
167 poetisch şiirsel Sıfat Der Text war poetisch und bildhaft geschrieben. Metin şiirsel ve betimleyici bir şekilde yazılmıştı.
168 polarisieren kutuplaştırmak Fiil Die Debatte polarisierte die Meinungen der Bürger. Tartışma, vatandaşların görüşlerini kutuplaştırdı.
169 pragmatisch pragmatik, faydacı Sıfat Er löst Probleme pragmatisch und effizient. Sorunları pragmatik ve verimli bir şekilde çözer.
170 prägnant özlü, etkili Sıfat Seine Präsentation war prägnant und auf den Punkt gebracht. Sunumu özlü ve netti.
171 präzise kesin, hassas Sıfat Die Messungen müssen präzise durchgeführt werden. Ölçümler kesin bir şekilde yapılmalıdır.
172 priorisieren öncelik vermek Fiil Wir müssen die Aufgaben nach Wichtigkeit priorisieren. Görevleri önem sırasına göre önceliklendirmeliyiz.
173 problematisch sorunlu, problemli Sıfat Die Situation ist problematisch und erfordert eine Lösung. Durum sorunlu ve bir çözüm gerektiriyor.
174 profund derinlemesine, kapsamlı Sıfat Er hat profunde Kenntnisse auf seinem Fachgebiet. Alanında derinlemesine bilgiye sahiptir.
175 progressiv ilerici Sıfat Die Partei verfolgt eine progressive Politik. Parti, ilerici bir politika izliyor.
176 prominent önde gelen, ünlü Sıfat Er ist ein prominenter Wissenschaftler auf seinem Gebiet. O, kendi alanında önde gelen bir bilim insanıdır.
177 provokativ kışkırtıcı Sıfat Sein Kommentar war provokativ und löste Diskussionen aus. Yorumları kışkırtıcıydı ve tartışmalara yol açtı.
178 rational akılcı Sıfat Sie traf rationale Entscheidungen trotz des Drucks. Baskıya rağmen akılcı kararlar aldı.
179 realistisch gerçekçi Sıfat Er hat eine realistische Einschätzung der Situation. Durum hakkında gerçekçi bir değerlendirmesi var.
180 reflektieren düşünmek, yansıtmak Fiil Sie reflektierte über ihre vergangenen Entscheidungen. Geçmişteki kararlarını düşündü.
181 relevant ilgili, önemli Sıfat Die Informationen sind relevant für die Entscheidung. Bilgiler karar için önemlidir.
182 resilient dayanıklı, dirayetli Sıfat Er ist resilient und bewältigt Stress gut. O, dayanıklı ve stresi iyi yönetiyor.
183 respektvoll saygılı Sıfat Sie behandelte alle Kollegen respektvoll. Tüm meslektaşlarına saygılı davrandı.
184 rigoros sert, katı Sıfat Die Regeln werden rigoros durchgesetzt. Kurallar katı bir şekilde uygulanır.
185 riskant riskli Sıfat Das Projekt ist riskant, aber potenziell lohnenswert. Proje riskli ama potansiyel olarak değerli.
186 sachlich nesnel, tarafsız Sıfat Die Diskussion blieb sachlich und konstruktiv. Tartışma nesnel ve yapıcı kaldı.
187 scharfsinnig zeki, keskin zekalı Sıfat Er ist ein scharfsinniger Beobachter der Politik. O, siyaseti keskin zekayla gözlemleyen biridir.
188 schematisch şematik, sistematik Sıfat Die Präsentation war schematisch aufgebaut. Sunum şematik bir şekilde hazırlanmıştı.
189 sensibel hassas, duyarlı Sıfat Er reagierte sensibel auf die Kritik. Eleştiriye hassas bir şekilde tepki verdi.
190 seriös ciddi, güvenilir Sıfat Die Firma gilt als seriös und vertrauenswürdig. Şirket ciddi ve güvenilir olarak kabul edilir.
191 skeptisch şüpheci Sıfat Er ist skeptisch gegenüber neuen Methoden. O, yeni yöntemlere karşı şüpheci.
192 sozial sosyal, toplumsal Sıfat Sie engagiert sich für soziale Projekte. Sosyal projelere katılım sağlıyor.
193 subtil ince, hassas Sıfat Sein Humor ist subtil und elegant. Mizahı ince ve zariftir.
194 substanziell önemli, özlü Sıfat Die Diskussion brachte substanzielle Erkenntnisse. Tartışma, önemli ve özlü bulgular getirdi.
195 sukzessiv kademeli, sırayla Sıfat Die Veränderungen erfolgen sukzessiv über mehrere Jahre. Değişiklikler birkaç yıl boyunca kademeli olarak gerçekleşir.
196 symptomatisch belirtisel, tipik Sıfat Sein Verhalten ist symptomatisch für das Problem. Davranışı, sorunun tipik bir belirtisidir.
197 systematisch sistematik, düzenli Sıfat Sie arbeitet systematisch und organisiert ihre Aufgaben gut. Düzenli bir şekilde çalışır ve görevlerini iyi organize eder.
198 theoretisch teorik Sıfat Die Lösung ist theoretisch möglich, aber praktisch schwierig. Çözüm teorik olarak mümkün, ama pratikte zordur.
199 tolerant hoşgörülü Sıfat Die Gesellschaft sollte tolerant gegenüber anderen Meinungen sein. Toplum, diğer görüşlere karşı hoşgörülü olmalıdır.
200 transzendent aşkın, sınırların ötesinde Sıfat Seine Kunst strebt nach transzendenten Erfahrungen. Sanatı, aşkın deneyimlere yöneliyor.